23 Haziran 2015 Salı

Türk icadı Arabalı Vapur: Suhulet

Bilim adamı, mucit deyince aklınıza hep ecnebiler geliyor tabi. “Bu elma hep onların mı kafasını düşüp duruyor” dediğinizi duyar gibiyim. Ama işin aslı hiç de öyle değil. Aha buyrun alın size bir Türk icadı: Arabalı Vapur… Merak ettiniz değil mi? Anlatayım da arkasını berisini öğrenin…
Efendim icatları aslında biraz da yaşam şartları ortaya çıkartır. Şimdi ortasından deniz geçen İstanbul gibi bir şehirde yaşayınca, Arabalı Vapur’u icat etmek de bize düşer değil mi? 19’uncu yüzyilda, kurulan Şirket-i Hayriye kurumunun başındaki Hüseyin Haki Efendi yenilikçi bir arkadaş. O dönemde vapurlara yolcu şikayet defterleri, cankurtaran simitleri filan koymayı akıl etmiş yani. O derece ilerici… Tabi o zamanlar öyle motorlu otomobil yok. Gemilerle askeri birlikler, atlı arabalar, büyük baş hayvanlar filan taşınıyor. (ama düşünün o dönem vapurları! bu yükleri bindirmek ne kadar zordur kimbilir... İşte Hüseyin Haki Efendi’de “yok arkadaş bu böyle olmayacak” diyip, başını kaşımaya başlıyor.
Kafasına elma düşünce de, “buldum” diyip, soluğu Şirketi Hayriye’nin Hasköy Fabrikası’nın Sermimarı Mehmet Usta’nın yanında alıyor. Mimarı anladınız da bu başındaki “ser” ne demek çıkartamadınız değil mi? Orhan Veli şiirinde ne diyor: “Ne Yardan Geçerim ne Serden” Yani ne sevdiğimden geçerim ne de başımdan… “Ser” “baş” demek. Yani Mehmet Efendi’de, fabrikanın Baş mimarı… Yaaaa arada bu bilgiyi de vermem iyi oldu değil mi? Neyse bu iki kafadar, ser sere verip o döneme kadar benzeri görülmemiş bir gemi projesi hazırlıyorlar. Çizimini yaptıkları gemi, şimdiler de ki fetibotlar gibi güvertesi düz, iki tarafından araba girsin diye önü arkası aynı. Yani gemi hangi yöne gidiyorsa önü o tarafı aslında Belli adamlarda kafa zehir gibi çalışıyor. İş gemi projesini hazırlamakla bitmiyor tabi. Osmanlı’nın o döneminde böyle bir gemiyi yapacak tersane yok. Ama Hüseyin Haki Efendi kafaya takmış bir kere bu gemi yapılacak. Projeyi Mehmet Usta’nın koltuğunun altına sıkıştırıp, onu İngiltereye yolluyor. Bu aslında Mehmet Usta için küçük bir adım olabilir ama Türk Denizcilik tarihi için çok önemli bir adımdır… İngilizler o dönemler gemi yapımcılığıyla hava atan bir millet tabi. Ama İki Türk denizcinin buluşunu görünce havaları hemen sönü veriyor. Çünkü o dönemler İngilizler karşıdan karşıya deniz ulaşımını halatlarla çekilen sallarla yapıyorlar hala. Neyse Mehmet Usta Londra’da tam bir yıl kalıyor. Bir yılın sonunda ise artık Türk icadı, İngiliz yapımı arabalı vapur alkış kıyamet denize iniyor.
Tamam gemi indi çok güzel! Ama ne önü ne arkası belli bu tuhaf gemi kocaaaa Adriyatik denizini geçip İstanbul’a nasıl varacaktı? Koca dalgalar arasında, defalarca batma tehlikesi atlata atlata yolculuğunu tamamlıyor tamamlamasına da siz bir de o yolculuğu geminin kaptanına sorun…. Yazık valla, kimbilir ne yaşamış ki, adamcağaz İstanbul’a ayak basar basmaz, bir daha böyle bir gemi kullanmamaya yemin ediyor… Bu kadar zorluğa değmiş ama değil mi? Tabi İngilizler’in de hakkını yememek gerek. Suhulet adı verilen dünyanın ilk arabalı vapuru o kadar sağlam yapılmış ki, tam 89 yıl hizmet ediyor. Şimdilerde sadece İstanbul Boğazı’nın iki yakasında kullanılmıyor bu gemiler. Dünyanın bütün denizleri bu Türk icadı gemilerle dolu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder