23 Haziran 2015 Salı

Çayın bilinmeyen tarihi...

Size bir soru dünyada sudan sonra en çok tüketilen içecek hangisidir? Soruyu başka şekilde daha sorayım Türk denilince akla ilk gelen içecek hangisidir? Tabiki Çay efendim başka ne olacak. İçecekler saymakla bitmez ama, sabah uyanır uyanmaz kahvaltı sofrasında başlayıp neredeyse yatana kadar bardak bardak içtiğimiz o enfes kokulu çay… “Hanım bir çay koy da içelim be” Türk erkeklerinin klasikleşmiş sözü değil midir? Çaycıların, “tavşan kanı bunlar” sözü kulaklarınızda her dem çınlamıyor mu? Yani iş yerlerindeki dinlenme aralarına bile “çay molası” diyecek kadar benimsemişiz bu uzak doğu kökenli içeceği. Efendim Çay taaa 5 bin yıl öncesinde Çin’de tesadüfen keşfedilmiş. Çin hükümdarı Shen Nung, halkının sağlığına çok önem veriyormuş ve salgın hastalıklar oluşmasın diye tüm suların kaynatılarak içilmesi emrini vermiş. Hükümdar bir gün ülkesini dolaşmaya çıkmış. Mola verdikleri sırada hizmetliler su kaynatmaya koyulurlar. Bu sırada suyun için kuru yapraklar düşer ve su ısındıkça etrafa hoş kokular yayılır. İmparator, “bu koku nereden geliyor arkadaş, sağa sola bir bakın hele” dediği sırada hizmetlilerden biri mahçup bir şekilde “efendim affedin kaynattığımız suyun içine kuru yapraklar düşmüş, koku oradan geliyor” diyerek kokunun kaynağını açıklamış. İmparator adı üstünde Şen Nung, bu duruma kızacağına, “Hele bir getirin bakalım şu suyu, kokusu bu kadar güzelse, tadı kimbilir nasıldır” diyerek suyun tadına bakmış. İmparator içtiği suyun çok ferahlatıcı olduğunu hissedince de insanoğlunun çayla olan serüveni başlamış… Biz Türklerin çayla tanışmasına gelince. Çayla aramızdaki aşkın başlangıcı topu topu 2 asırlık bir ilişkiye dayanıyor efendim. Ne o şaşırdınız mı? Çayı öyle benimsemiş o kadar çok sevmişiz ki bu kadar kısa zamanda hayatımızın olmazsa olmazı haline getirmişiz.
Anadolu’ya çay ilk olarak 1787 yılında Japonya’dan getiriliyor. Tohumlar halinde getirilen çay ilk olarak Bursa civarına ekiliyor. Ama nafile iklim şartları uygun olmadığında getirilen ilk tohumlar telef olup gidiyor. Bu yüzden uzun bir süre çayı Japonya’dan alıyoruz. Üstelik ne zamana kadar ekim yapılamıyor biliyor musunuz? Taaaa 1924 yılına kadar. O yıl Halkalı Ziraat Mektebi Müdür Vekili aynı zamanda botanikçi olan Ali Rıza Erten, “arkadaş biz bu çayı nerede yetiştirebiliriz” diye Anadolu’yu karış karış dolaşıp, araştırmalar yapıyor. Dolaştığı yerlerde de ekim denemeleri de yapıyor. Sonunda istediği sonucu Rize’nin yamaçlarında ektiği çay tohumlarından alıyor. Bunun üzerine koşa koşa Ankara’ya gidiyor. Raporlarını TBMM’ine sunup, Rize’de çay yetiştirmek için onay alıyor. 1947 yılında gelindiğin de ise bakıyorlar ki, çay tüketimi almış başını gidiyor ilk çay fabrikası kuruluyor.
Yani, mis kokulu Rize Çayı’nı, Ali Rıza Erten’e borçluyuz. Ne diyelim Allah razı olsun ondan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder